Prof. Dr. Aziz Sancar, kendisinin Atatürk devrimlerinin bir çocuğu olduğunu, aldığı ödülün onların malı olduğu için Anıtkabir’e vereceğini belirtirken, gençlere de ‘Aman gözünüzü seveyim politika ile uğraşmayın, bilim yapın” tavsiyesinde bulundu.
DNA onarımı mekanizmaları konusundaki çığır açan çalışmaları ile Nobel ödülü kazanmış Prof. Dr. Aziz Sancar, İzmir Uluslar arası Biyotıp ve Genom Endüstrisi’ni ziyaret etti. İBG’nin konferans salonuna adı verildi ve onur ödülü aldı.
Adının verildiği Aziz Sancar Oditoryumu’nda basın toplantısı düzenleyen Sancar, gazetecilerin de sorularını yanıtladı.
KANSER HASTALARINA UYGULANACAK SEVİYEYE GELECEK
DNA onarımının kansere önlemekte önemli bir onarım mekanizması olduğunu ve çalışmalarına devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aziz Sancar, “Kanserin en büyük sebebi sigara içmektir. Sigara içerseniz DNA başa çıkamaz. Bunun yanında bizim yaptığımız DNA onarımı birçok kanser ilacının yaptığı DNA onarımını sağlar. Biz kanser hücrelerinde etkili olması için çalışıyoruz. İleride hastalara uygulanacak. Şu anda net seviyeye ulaşmış değil fakat ulaşacağına eminim” dedi.
“BİLİMİ AVRUPA’DAN, AMERİKA’DAN İTHAL EDEMEYİZ”
DNA onarımı ile ilgili çalışmalara başladığında kanseri ve çeşitli hastalıkları önleme temelinde başlamadığına işaret eden Sancar, “Her şey temel bilime dayanır. DNA’nın şekli 1953’te keşfedilmişti. Hem temel bilim alanında hem de sağlık bilimleri alanında büyük bir yenilik açtı. Onun üzerinde çalışanlar ‘Ben kanseri tedavi edeceğim’ şeklinde düşünmüyorlar. Ben de DNA üzerinde çalışırken kanser tedavi edeceğim diye başlamadım. ‘DNA nasıl onarılıyor’ çözmeye çalıştım. DNA onarımı kanser tedavisinde önemli olacaktır. Bu her türlü temel bilimlerde öyledir. Tıbbi bilim temel bilimlerde olmaz. Biz bunu Avrupa’dan Amerika’dan ithal edemeyiz. Kendimiz üretmeliyiz” diye konuştu.
“ŞİMDİ DNA’DA ETKİLİ SİRKEDİYAN SAAT ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR”
Bilimde sürekli yeni gelişmeler olabileceğini ifade eden Sancar, “DNA onarımının mekanizmasını büyük bir derece çözdükten sonra tabi bilimde hiçbir şey bitmez, sürekli yeni şeyler çıkar. Biz DNA onarımında belli bir düzeye geldik. Ne yapacağımız sorup, ayrıntılar araştırırken; bir baktık DNA onarımı sirkediyan saat ile ilgili. Sirkediyan saat DNA üzerinde nasıl etki ediyor, şimdi onun üzerinde çalışıyoruz. Hücredeki bütün kimyasal reaksiyonlar da birbiriyle ilgili ve birbirini kontrol ediyor. DNA onarımını bir derece çözdük. Ama bütün diğer sistemlerle bağlantılı olduğunu gördük. Sirkediyan saat tarafından kontrol ediliyor. Şimdi o kontrolü kullanarak ‘kanser tedavi edebilir miyiz’ diye onun üzerinde çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
“BUNDAN ÖTE KİMYA OLMAZ”
Aldığı ödülün bir kimya ödülü olduğunu belirten Aziz Sancar, “Kimyacı arkadaşları kızdırmayayım ama. Kimya iki molekül arasındaki bağı koparmak demektir. Ben bu karbon bağını yapıp, onu koparmaya nanosaniye ile gözle görüyorum. Bundan öte kimya olmaz. O bakımdan benim yaptığım keşif kimyadır. Nobel veren İsveçliler sağ olsunlar. Öbür onarımı keşfettiğime ödülü verdiler ama bir de bu yönü var. Bundan öte kimya olmaz. Bu aldığımı ödül kimya ödülüdür” dedi.
Sancar, DNA onarımının hedef alınarak kanser önlemede ve kanser tedavisinde mutlaka gelişme olacağını ifade etti.
“BU ATATÜRK’ÜN VE CUMHURİYETİN ÖDÜLÜDÜR”
Nobel sertifikası ve madalyasını Anıtkabir’e verecek olan Aziz Sancar, kendisinin bir Atatürk devrimlerinin ve cumhuriyetin çocuğu olduğunu belirtti. Sancar, şunları söyledi:
“Ben Atatürk’ün yaptığı devrimlerin ve cumhuriyetin çocuğuyum beni yetiştiren Köy Enstitüsü, Mardin Lisesi ve İstanbul Tıp Fakültesi’dir. Ben onların bir ürünüyüm. Bu ödül Atatürk’ün ve cumhuriyetin ödülüdür. O nedenle oraya vermeye karar verdim. Birinci gün Nobel verildikten sonra tam bir kaostu, düşünecek vakit yoktu. İkinci gün eşimle konuştuk ve Anıtkabir’e konulmasına karar verdik. Çünkü bu onların malıdır.”
“POLİTİKA İLE UĞRAŞMAYIN, BİLİM YAPIN”
Gençlere bilim ile uğraşmalarını belirterek, tavsiyelerde bulunan Sancar, “Atatürk hakkında ben çok kitap okudum. Ama Sakarya savaşı ile ilk defa biz Batıyı yendik ve Türkiye’yi kurduk. İstiklal Savaşı’nın ilk günlerinde eğitim üzerinde sıkı tartışmalar oluyordu. O dönem bile eğitime önem veriyordu. Cumhuriyeti kurmak kolay ama, korumak için eğitim lazım. Gençlere ilkokuldan üniversiteye kadar aman gözünüzü seveyim politika ile uğraşmayın ile uğraşmayın, bilim yapın” dedi.