Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, “Duygularımız bizi biz yapan özelliklerimizdir ve kendimizi iyi ya da kötü hissetmemize neden olurlar. Duygular yaşamın rengidir ve duygusuz bir yaşam düşünülemez” dedi.
Duyguların insanın iç dünyasının aynası olmasına karşın, genellikle anlamı, değeri, yol göstericiliği üzerine fazla düşünülmediğini anlatan Nörolog Mehmet Yavuz, “Oysa kendini tanımak isteyen kişi yaşadığı duyguyu ve anlamını ve bu duyguyu yaşamasına sebep olan kişilik özelliklerinin neler olduğunu anlamaya çalışmalıdır” diye konuştu.
İnsanların daha çok hangi duyguları yaşayacağını belirleyen en önemli etkenin kişilik özellikleri olduğunu söyleyen Reem Nöroloji Merkezi Kurucusu Nörolog Mehmet Yavuz duyguların önemiyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Duygu’nun bireyin ruh halinde içsel ve çevresel tesirlerin etkileşimiyle oluşan kompleks psiko-fizyolojik bir değişim olduğunu dile getiren Nörolog Mehmet Yavuz, “Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktördür ve insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Duygu, Latince hareket etmek anlamını taşımaktadır ve evrenseldir. Her duygu bizi bir şekilde hareket etmeye hazırlar. Duygularımız, tehlike, acı bir kayıp, zorluklara karşı hedefe doğru ilerleme, bağlanma, aile kurma gibi sadece akılla hareket edilmeyecek durum ve görevlerde yol göstericidir” diye konuştu.
“DUYGULARIMIZI OLUMLU-POZİTİF VE OLUMSUZ-NEGATİF DUYGULAR OLARAK İKİ BOYUTTA DEĞERLENDİREBİLİRİZ”
Nörolog Mehmet Yavuz, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Heyecan, mutluluk, neşe, iyimserlik gibi duyguları pozitif, keder, üzüntü, korku, kızgınlık, öfke, şiddet, kıskançlık gibi duyguları ise negatif olarak tanımlayabiliriz. Örnek olarak; kendimizi iyi hissettiğimizde yaşadığımız en temel duygu durumlarından biri neşeli olma halidir. Kişi yaptığı şeyden keyif aldığında mutluluk otomatik olarak ortaya çıkar. Ayrıca takdir edildiğimizde, güvende hissettiğimizde, gurur duyduğumuzda da kendimizi çok iyi hissederiz ve bu güzel duygular yaşamımıza yansır.
“OLUMSUZ DUYGULARIN ETKİSİ DAHA YÜKSEK”
Evde, iş yaşamında, sosyal ortamlarda, hatta evliliklerde, yaşadığımız sorunlarının ayrılmaz parçası olumsuz duygular ve etkileri.. Kişisel yaşam öyküsünde olumsuz duyguları besleyen yaşantıların çok olması, bu duyguların etkisinin katlanarak artmasına neden oluyor ve baş edilmesi zor bir hal alabiliyor.
Kaygı, korku, öfke, üzüntü gibi olumsuz duyguları ne sıklıkta, şiddette ve özellikle hangi zaman ve ortamlarda yaşadığınıza dikkat etmeli ve farkında olmalısınız. Eğer yoğun yaşıyorsanız, yaşam kalitenizi artırmak için hayatınızda yeni kararlar almalı ve düzenlemeler yapmalısınız.
“İNSAN HİÇBİR ZAMAN SAF VE TEK BİR DUYGU YAŞAMAZ”
Hissettiklerimiz her zaman birçok duygunun karışımından oluşur. Duygularımızı mümkün olduğu kadar ayrıştırmak, ve temel duygularımızı tanımak, insanın kendisini anlamasında çok önemlidir. Temel duygusal kalıplarımızla, sağlıklı duyguları birbirinden ayırdığımızda ve hayatımızda duygusal bir denge kurduğumuzda daha mutlu bir yaşam sürebiliriz.
Diğer bir konu da duyguların türünün yanı sıra şiddetidir. Örneğin hafif derecede öfke bıkkınlık, orta derecede öfke rahatsızlık engellenmişlik, yoğun öfke ise nefret ve şiddet şeklinde hissedilebilir.
DUYGULAR NE İŞE YARAR?
Duygular birer habercidir, insanın iyi veya kötü hissetmesine neden olurlar. Ancak kesinlikle insanı iyi veya kötü yapmazlar. Bununla birlikte, pozitif duygular hedef odaklı davranışlarımızı motive eder ve güçlendirir, negatif duygular ise yoğun yaşandığı taktirde algı bozukluğu, isteksizlik, verimsizlik, konsantrasyon kayıpları, odaklanamama gibi sorunlar yaratarak hayatımızı olumsuz etkiler.
“DUYGU, DÜŞÜNCE DEĞİLDİR DOLAYISIYLA DOĞRUSU VE YANLIŞI YOKTUR”
Duyguları, davranış gibi algılamak sık yapılan bir hatadır. Bir davranışı yapmayı ya da yapmamayı seçebilirsiniz. Fakat bir duyguyu hissetmeyi ya da hissetmemeyi seçemezsiniz. Duygular kişiseldir ve bir duyguyu neden hissettiğinizden daha çok o duyguyla neler yaptığınız ve nasıl davrandığınız önemlidir.
Çoğu zaman olumsuz duygularımızın neden olabileceği davranışlardan çekiniriz ve onları yok saymaya, bastırmaya çalışırız. Bunu yaptıkça da kendimize yabancılaşırız. Ancak duygularımızı anlayabilir, doğru analiz edebilirsek daha güzel ve mutlu bir hayata adım atabiliriz. Uzmanların günümüzde yapmaya çalıştıkları şey duygunun yerine aklı koymak değil, ikisi arasındaki akıllı dengeyi bulmaya çalışmaktır. Duygularımızın hepsi akla uygun olsaydı, yaşam bu kadar güzel olmazdı. Mantık hayatımızın sağlam temellerini oluştururken, duygularımız kadife yumuşaklığıyla ruhumuzu renk renk çiçeklerle sarmaktadır.
Duygular insanlara yardım edecek gizli güce sahiptir ve kendi adımıza doğru kararlar almamızı sağlar. Ayrıca insanları birbirine bağlama gücüne sahiptir ancak kişi, kendisiyle birlikte, çevresindeki insanların sahip olduğu duyguları da tanımaya çalışmalıdır.”