Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği “Dünya Sinemasında Türk Sinemasının Yeri-Türk Sinemasında Yeşilçam’ın Önemi” konulu konferans düzenlendi.
Konferansa ünlü sinema ve tiyatro oyuncuları Gülsen Tuncer ve Engin Ayça konuşmacı olarak katıldı. Programdan önce Rektör Prof. Dr. Cavit Bircan’ı makamında ziyaret eden Gülsen Tuncer ve Engin Ayça, Türk Sineması’nın gelişimi hakkında bilgiler verdi. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Prof. Dr. Bircan, konuklarına üniversitenin Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü hakkında bilgiler verdi.
Konferansta, Türk Sinema Tarihi, Türk Sinemasında Muhsin Ertuğrul’un Yeri, Menderes Dönemi Türk Sineması ve Günümüzde Türk Sineması gibi konular ele alındı.
Türk Sinema Tarihi’nin 1914 yılında Yeşilköy’de Rus Abidesi’nin yıkılması sırasında Fuat Uzkınay tarafından filme alınmasıyla başladığını anlatan Engin Ayça, Türk Sineması’nın asıl gelişimini Cumhuriyet Döneminde sürdürdüğünü dile getirdi. Bu dönemde ünlü Tiyatrocu ve Sinemacı Muhsin Ertuğrul’un döneme damga vurduğunu ve alanında ekol oluşturarak kendisinden sonra en az 20 yılı etkilediğini aktaran Ayça, Yeşilçam Sineması’nın da bu kanallardan beslenerek doğduğunu söyledi.
Adnan Menderes’in iktidara geldiği 1950 yılından itibaren Elektrik’in yaygınlaşması ile sinema salonlarının artmasıyla, filme olan talebin de arttığını, bunun da film arzını doğurduğunu belirten Ayça, Yeşilçam Sinemasının temellerinin bu dönemde atıldığını bildirdi.
Yeşilçam Sinemasında anlatılanların Anadolu Kültürünün bir yansıması olduğunu vurgulayan Ayça, hiçbir sinemanın kendi kültüründen bağımsız olmadığına değinerek, yerli sinemada kadın ve erkeğin oynadığı karakterlerin aynı olduğunu ifade etti. Dünya Sineması denilince akla Hollywood ve Batı Sineması geldiğine dikkat çeken Ayça, bu Sinemaların kültür emperyalizmi yaptığını belirtti.
Öte yandan Yeşilçam Sinemasının kendi kuralları olan özgün yapısına vurgu yapan Gülsen Tuncer, Yeşilçam Sinemasında çıplaklık ve cinselliğin bulunmadığını, Türk Sinemasına cinselliğin 80 Darbesi sonucu Evren politikalarıyla girdiğini savundu. Sinema ve Televizyon arasındaki farkları anlatan Tuncer, Sinemanın hipnotik özelliğinden bahsederek sinemada izleyicilerin, her sahnesinde filmin içinde yer aldığını televizyonda ise reklam ve altyazılarla izleyicilerin filmden koptuğunu kaydetti.
Konferansın ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Tuncer ve Ayça, filmi bilinçli izleyicilerin beslediğini ve sinemanın bilinçli izleyicilere ihtiyaç duyduğunu sözlerine ekledi.